Marka Sorgula

        “Alamet-i Farika’’  Marka Tescili ve Ehemmiyeti

Alamet-i Farika, bir şeyi benzerlerinden ayırmaya yarayan kendine mahsus özelliktir. Bir ticaret hukuku terimi olup ticari bir malı diğer benzerlerinden ayırmaya yarayan işaret, özellik, MARKA anlamına gelir. 

Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.  

İçtimai ve ticari hayatta ise marka, hedef kitlenin yani insanların, ruhi ve akli latifelerinde, meleke ve algılarında oluşturduğu, mezkur malın ve hizmetin tercihine sebep olacak, malın ve hizmetin değerinin, kalitesinin ve güvenilirliğinin satıcı tarafından taahhüt edilmesidir ve tüketicileri ikna edebilecek bir icaptır/ bir tekliftir.(Tüketiciye fikir ve güvence verir).

Ülkemizde, markalar hakkındaki ilk yasal düzenleme, Osmanlı Devleti döneminde 1871 yılında vaz edilen Alamet-i Farika Nizamnamesidir. Akabinde, çeşitli düzenlemeler yapılmış, bu konuda pek çok  uluslararası sözleşmenin tarafı olan Türkiye’de, bu uluslararası sözleşmelerle muvafık yasal düzenlemeler yapılmıştır.Son olarak da KHK’ lar ile yürütülen mevzuatta değişiklik yapılarak Fikri Mülkiyet Haklarını bir araya getirip derleyip toplayan, geçiş dönemini geçici maddelerle düzenleyen  Sınai Mülkiyet Kanunu 10 Ocak 2017’de resmen yürürlüğe girmiştir.Yasa ile başvuru ve tescil süreçleri kısaltılmıştır.Hızlandırılmaya çalışılmıştır.Türk Patent Enstitüsünün ismi Türk Patent ve Marka Kurumu olarak değiştirilmiştir.Marka ve Patent Vekilliği  mesleğinin de, mesleğinin vakarının ve müvekkillerin haklarının korunması için ilkeler konmuş, Vekillik hizmetinin ahlaki ve ilkeli çalışma sistemine (disiplin yönetmeliği ile)  dahil olması, ihtisas mahkemelerinin daha hızlı çalışması  hedeflenmiştir. 

 

Ehemmiyeti

Türkiye’de yıllık marka başvurusu 100 binin üzerinde. Patent başvuru sayısı 10-12 bine yaklaşmakta. Tasarım konusunda da hatırı sayılır bir başvuru mevcuttur. Bundan sonraki süreçte bu marka, patent, tasarım ve coğrafi işaretlerin maliki olanlar, daha güçlü şekilde  hakların da sahibi olacak ve dolayısıyla bu anlamdaki farkındalıkları da artacaktır. Sınaî Mülkiyet Kanunu ile pek çok muğlâklık ortadan kalkmış ve Sınaî Mülkiyet sahiplerinin haklarını aramaları daha kolaylaşmıştır.

Bu ve önceki düzenlemelerle hedeflenen  kayıt dışılığın önlenmesi, markaların güçlendirilmesidir. Türkiye’ de tahmin edilen 3 milyar doların üzerinde bir taklit ürün piyasası vardır. Günümüz küresel rekabet ortamında katma değeri olan, özgün ürün ve eserler ortaya çıkarabilen şirketler varlığını sürdürebilmektedir ki bu tarz şirketler AR-GE için ciddi bütçeler ayırmaktadır. Ürün hammaddesi ve işlemesi/sunumu usulü aynı veya çok yakın olan iki ürün arasında sadece tasarımdan veya sadece markadan kaynaklı çok büyük fiyat farklılıklarını kabul eden ve ödeyen bir toplum/müşteri/tüketici kitlesi bulunmaktadır.(Örneğin bir bardak çay için 1TL rayiç iken marka yatırımı yapan bir işletmecinin satıla arz ettiği aynı çay yaprağı hammaddesinden yapılan bir bardak çay için  3-5TL ödeyen/ödemeye hazır olan kitle -salt marka değerinden dolayı- mevcuttur.

 

Marka Tescili ve Koruması

  Markanın kullanılacak ürün veya hizmetler için, marka kanunları bakımından tescil edilebilirliği de çok önemlidir. İlgili marka sadece üretilecek mal veya hizmet için değil, ona yakın ürünler için de araştırılmalıdır. Örneğin, giyim ürünleri için araştırılan bir marka, çanta, ayakkabı, kemer gibi diğer giyim aksesuarları için de dikkate alınarak araştırılması, olumsuz sonuçlar çıkması halinde bu marka üzerine yatırım yapılmamalıdır. Bir ihracatçı, kendi markası ile ihraç yapacaksa, hedef ülkede araştırılması gerekir. Çünkü kullanılan isim ya da markanın ihracat yapılan ülkede tescilli olma olasılığı da vardır ve bu halde de mallara ihraç edilen ülkede el konulması ihtimali varittir.Ayrıca, marka başvurusu ya da tescilinden sonra, tescile gerek duyulmayan ama tescilli markayla benzeşen isim ya da markaların tescilini yaptırmak markayı korumak için bir tedbirdir.Tüm bu sürecin;Marka araştırma, başvuru, ilan, olası itirazların reddinin sağlanması, takibi ve neticelendirilmesi ile tescil sonrası iltibas teşkil eden marka kullanımlarının ve başvurularının tespit ve önlenmesi marka vekillerinin görev yaptığı Marka ve Patent Tescil Bürolarınca ve bu büroların hizmet satın aldığı/çözüm ortağı Hukuk Büroları ile yapılabilmektedir. “Marka Tescil ve İzleme” denilen bu takip sürecinde, Marka Bülteninde ilana çıkan kayıtların marka vekili tarafından izlenmesi, ilanlarda markayla benzeşen herhangi bir marka tescil başvurusuna rastlanıldığında hemen itiraz edip, benzer bir markanın tescili engellenebilecektir. Bu tür tescil engellemeleri, işlerin büyüyüp içinden çıkılmaz hale gelmesini önlemektedir. Aksi takdirde iltibas teşkil eden markaları iptal için dava açılması gerekecektir.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün ( WIPO) amacı ülkeler arası işbirliğini sağlayarak küresel tabanda fikri mülkiyet haklarının korunmasını sağlamaktır.  Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü çatısı altında ticari markaların uluslararası alanda korunduğu en geniş kapsamlı düzenleme Madrid Protokolüdür. Madrid Protokolü çerçevesinde ticari markanın korunması için bir başvuru yapıldığında üye 97 ülkede korunma sağlanması mümkündür. Sadece bir başvuru süreci ve tek bir kere ücret ödeyerek tüm üye ülkelerde korunma sağlar. 

Yine Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü çatısı altında toplam 148 ülke tarafından imzalanan Patent İşbirliği Antlaşması ise aynı şekilde tek bir başvuru süreci ve tek bir harç ödemesi ise üye ülkelerde patent hakkına ilişkin olarak koruma sağlamaktadır.  Patent hakkına ilişkin olarak sadece hakkın korunması istenilen ülkelerde başvuru yapılması mümkün olduğu gibi, Patent İşbirliği Antlaşması üzerinden hakkın korunması yoluna gidilebilmektedir.

Toplam taklit ürün ve ithal edildiği tahmin edilen taklit ürünlerin toplam büyüklüğü, ürün çeşitliliğine göre sadece iç pazarın(Türkiye iç pazarsının) hedeflenmediği sabittir.Mezkur hakların korunmasının önemli bir sacayağını da gümrük idareleri oluşturmaktadır. 

 

NETAİC

Tüm bu anlatımlara binaen diyebiliriz ki, tescil edilemeyen sınai mülkiyetle alakalı olarak, ciddi ve bazen bir tacir veya şirket için telafisi güç ve imkansız maddi ve manevi zararlar doğabilmektedir.Tescili olmayan bir marka veya sınai mülkiyet, tapusu başkasına veya hazineye ait bir  arsa üzerine yapılan  bir ev gibi olup o evin kullanılması arsa ve evin mülkiyet hakkını vermediği gibi aynen öyle de marka veya sair sınai mülkiyet hakları Türk Marka ve Patent Kurumun nezdinde  tescil edilmez ise hak kaybedilebilir.Şartları varsa eskiye dayalı kullanımdan dolayı tekrar hakkın kazanılması için uzun ve pahalı bir hukuki sürece katlanılması gerekecektir.Bu sebeple sınai mülkiyet hakkı sahiplerine  ALAMET-İ FARİKALARINI  tescil ettirip sonrasında da korumalarını öneriyorum.

 

AFK Hukuk Bürosu olarak Fikri Hakların tüm dallarında hizmet vermekteyiz.