Marka Sorgula

SÜREKLİ-GEÇÇİCİ SAKATLIK (BEDEN GÜCÜ KAYBI)-MALULİYET 

Yaralanmalar nedeniyle kişilerin beden bütünlüğünde kalıcı-geçici olarak gerçekleşen sakatlıklar beden gücü kaybına neden olmuş ve bunun sonucu kişinin mal varlığında eylemli olarak eksilme meydana gelmiş ise, bunun tazmini gerekecektir.Uygulamada, kalıcı sakatlıklar nedeniyle oluşan beden gücü kaybı yüzünden, kişinin gelirinde ve dolayısıyla malvarlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu, "güç (efor) kaybı tazminatı" diye adlandırılmaktadır.

Genel kurala göre, eğer bu kişi sakatlığı nedeniyle artık çalışamıyorsa, kazanç kaybına uğradığı kabul edilir. Bu kayıp, zarar olarak ele alınıp tazminata dönüştürülecektir. Estetik-skar zararlar için de "güç kaybı tazminatı" istenebilir. Bedensel zarara uğrayan kişinin çalışma koşullarının ağırlaştığı, "kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle oluşan beden gücü kaybı sonucu gelirinde ve dolayısıyla kazancında bir azalma olmasa dahi tazminat ödeneceği" görüşü doktrin ve yargıda kabul görmüş görüştür. Buna göre, beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç (efor) harcamak durumundadır. İşte harcanan bu fazla güç (efor) kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.

Yaralanarak sakat kalan kişi ilk olarak özür oranını göstermekte olan Sağlık Kurulu Raporu alımının (ya da mahkeme safahatında aldırılan rapor) gerçekleştirilmesi gerekir.Bu konuda Afk Hukuk Bürosu olarak çok yoğun eleştirimiz, 01.06.2015 sonrası düzenlenen poliçelerle alakalı olarak, yeni bir Özürlülük ölçümlendirme kriterlerinin belirlenmiş olması sebebiyle Yargılamalarda farklılıklar olduğudur.Öyle ki şuan hukukumuzda, İş kazaları için alınan mahkeme raporları ile Trafik Kazaları için alınan mahkeme sakatlık raporları arasında büyük sakatlık oran farkları olmaktadır.Bu şekilde Sigorta Şirketleri için özel bir hukuk belirlenmiş olmaktadır.Bu hal Anayasanın 10.maddesindeki eşitlik ilkesine de ve sair adil yargılanma hakkına da aykırıdır. 

Kalıcı sakatlık tazminatı hesaplamasının (tazminat miktarını tayinde) çeşitli kıstaslar vardır:

*Yaş

*Gelir durumu

*Sakatlık oranı

*Kusur (trafik-iş kazası) /hata (hekim kusurunda) oranı

 

BAKICI/BAKICILIK TAZMİNATI VE HESAPLANMASI

Mağdurun/sakat kalan bir kişinin başkasının yardımına muhtaç olması nedeniyle bir bakıcının bakımına muhtaç hale gelmesi halinde bu tazminat kaleminin de mağdur tarafından sorumlulardan istenebilecek maddi zararlardan olduğu kabul edilmektedir.

Başkasının bakımına muhtaç davacı için bakım giderinin olay tarihinden itibaren hesaplanması gerekir. Asgari ücret (bakıcı hemşire, doktor yada fizik tedavi uzmanı gibi nitelikli bir vasfa sahip ve bu hal şart ise bu kişilere ödenen ücretler üzerinden) bir esas alınmak suretiyle hesaplattırılarak bakıcı ücretinin mağdura ödenmesi gerekmektedir.

 

Afk Hukuk Bürosu olarak, savunduğumuz görüş, gerçek zararın/gelirin tespiti   ile tazminat hukukunun temelini oluşturan, gerekçesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine dayanan Türk Borçlar Kanunu 55.md ve Yargıtay’ın geçmiş yıllardaki müstekar içtihatlarına göre hesaplama yapılmasıdır. Bu konuda Afk Hukuk Bürosu olarak gerçek zararın tespitiyle ve bu zararın tazminat olarak hüküm altına alınması için geçici ve sürekli sakatlık tazminatlarının (sakatlık-maluliyet-özürlülük tazminatları) tazminat davalarında, tazminatların mağdurlara ulaşmasına hizmet etmek ve vesile olmak için gayret sarf etmekteyiz.